Kullanıcı deneyimi ile başlamalı ve geriye doğru teknolojiye gitmelisiniz – bunun tersi yapılmamalı...
Mayıs 1997, Steve Jobs
Silikon Vadisi’nde çalışmaya başladığım 1976
yılında, girişimciliğe mühendisler yön veriyordu. Steve Jobs’un 1997 senesinde söyledikleri
henüz kimsenin bilinç üstüne çıkmamıştı.
İlk işimdeki oda arkadaşım, Lee, zamanının efsane
elektronik mühendislerindendi. Ben
yirmilerimde, o benden en az 20 yıl yaşlıydı.
Bütün gün odada masasının başında oturur, düşünür, ve arada bir eline
geçirdiği bir kağıda bir şeyler çizerdi.
Bazen bir zarfın arkasına, bazen bir kağıt peçeteye... Ben yeni yetme
olarak, gözümün ucuyla onu gözlerdim. Onun gibi nasıl olurum anlamaya
çalışırdım. Lee gibi başkaları da vardı
şirkette, başarılı mühendisler. Hemen
hepsi de aynı şekilde çalışırlardı.
Arada sırada satıştan biri, onları özel isteği olan bir müşteriye
tanıştırırdı. Ya müşteri şirkete gelirdi ya da (genellikle) konuşma telefonda
olurdu. Lee, şirketin kuruluş aşamasında
çok satan, şirketi taşıyan bir kaç ürünü tasarlamıştı. Beni işe alan Jack ise, onun en büyük hayranı
ve destekçisiydi. Jack, zeki, yaratıcı,
ve iş yönetmekte üstün becerikliydi. Lee
ve Jack, şirketi taşıyan bu ürünü, taşınabilir ölçü aletlerinde en başarılı bir
şirketle geliştirmişlerdi. Fakat, sanırım
bu başarının nedeni bilinç üstüne çıkmadığından, diğer ürünlerde de başarıyı
devam ettirmekte zorlanıyorduk. Çok emek
ve para harcayıp geliştirdiğimiz bir çok ürünümüz, beklentilerin epey altında
satıyordu.
Mühendis En İyisini Bilir (!)
O zamanlar bu deneyimli mühendis abilerim
(evet, hepsi erkekti o yıllarda), ve sonraları ben de üzerinde çalıştığımız
ürünleri kendimiz tanımlardık, bazen de diğer mühendislerle fikir alış verişi
yapardık. Ama, müşteriler gelip bizimle
çalışmak istemezlerse biz gidip onlarla konuşmazdık. Mikroçip teknolojisi gelişirken,
mühendislerin müşteriyle çalışmaları o kadar da gerekli değildi. Nasılsa müşterinin aradığını yapabilecek
sadece bizler vardık, başkası yoktu. Mühendis
ürünü tanımlar, tasarlar ve müşterilerin önüne “atar”dı. Genelde bir veya
birkaç müşteri çıkardı bu ürünü alıp kullanan.
Yıllar geçtikçe şirkete bir sorun olarak geri dönmeye başladı bu çalışma
tarzı. Sonunda hepimiz satamadığımız
ürünlerden ders aldık, akıllandık.
Ürünlerimizi müşteri ile beraberce tanımlamaz ve geliştirmezsek, ya hedef
müşterimiz projesine uymayan ürünü kullanmıyordu, ya da rakiplerimiz (artık bu
işleri bilen tek biz değildik) hedef müşteriye daha uygun ürünler çıkartıp bizi
oyun dışı bırakıyordu.
Yeni Ürün Takımı
Yıllar sonra, Maxim Integrated’da, yeni bir
ürün üzerinde çalışma başladığında üç kişiden oluşan bir “Yeni Ürün Takımı” ile
yola çıkılıyordu:
1-
İş Yöneticisi,
2-
Mühendis, ve
3-
“Müşteri Temsilcisi” diye isimlendireceğim
ürün tanımlayıcı.
Müşterilerimize sunduğumuz ürünlerin
başarısını arttırmak için attığımız en önemli adim belki de bu oldu. Başarıya giden yolu bulmaya bir adım daha
yaklaştırdı bizleri.
Aklın yolu birdir. Bizim mikroçip konusunda yaptığımız yolculuğu,
endüstriyel tasarım konusunda da bizimle aynı yıllarda yolculuk yapan Ideo aynı sonuca
gelmiş. Güzel bir çizim ile bunu
anlatıyor Ideo’da çalışanlar, ve Tasarım Aklı
(Design Thinking) konusunda yazıp yayımladıklarıyla. Tasarım Aklı, girişimciler için de önemli bir kavram.
Bugünlerde, karşılaştığım girişimcilere
verdiğim en önemli öneri oluyor bu kavram - ve yandaki çizimi sıkça kullanıyorum. Bu yazımda da sizleri bekletmeden, işinizin
başarısına önemli etki yapacağına inandığım bu konuyu işlemeye karar verdim.
Köpekler Yiyecek mi?
Basit görünen kavramlar aslında en önemlileri
oluyor. Bu da onlardan biri olmalı,
çünkü çoğu girişimci bu kavramı uyguladığını sanıyor, veya daha kötüsü de bunu
uygulamaya gerek olmadığını düşünüyor.
İşi başlatan girişimci eğer mühendis ise, bu kavrama genellikle kesin uymayan
oluyor. Ürün yaratmanın, benim de
zamanında yaptığım gibi, ancak mühendislerin
yapabilecekleri bir iş olduğuna inanıyorlar.
Bu “yaratıcı” fikirlerinin de mutlaka satacağına olan inançları onları
bir girişimci için en önemli varsayımı doğrulama gereğini duymadan yola devam
etmeye götürüyor. "Müşteri – Ürün" uyumu
girişimcinin yolu bulurken mutlaka doğrulaması gereken bir varsayım. Çünkü, eğer pazara açıldığınızda ürün
satmazsa, yapabileceğiniz hiç bir şey yoktur.
Silikon Vadisi’ndekiler bu olasılığı “Eğer köpekler sizin ürettiğiniz köpek
mamasını yemezse,” diye anlatmayı severler.
Bu ihtimali önlemenin yolu nedir?
Tabii ki mamayı önce evinizin mutfağında hazırlayıp, köpeklerin önüne
koymak, yiyip yemediklerine bakmak. Bu
benzetmede “köpek” kullanılmasının nedeni ise köpeklerin dile gelip konuşma
imkânları olmamasıdır. Yani, eğer mamayı
yemezlerse, onlara “Neden beğenmedin?”, “Neden yemiyorsun?” gibi sorular
sorulamaz.
Müşteri Memnuniyeti
Ürünü müşterinin beğendiğinin en iyi göstergesi, o ürünü kendisinin kullanması,
kullandıktan sonra kullanmaya devam etmesi, ve en önemlisi de yakınlarına ürünü
tavsiye etmesidir. Bu üç gösterge,
müşteri memnuniyetinin en güvenilir kanıtlarıdır. Müşteri memnuniyetini varsayım değil,
doğrulanmış bir kanıt haline getirmek girişimcinin “yol bulma” aşamasında
başaracağı önemli işidir. Mühendis
değil de iş kafası olan biri girişimciliğe kalkıştıysa, o da aynı hatayı
yapabiliyor. Çok ilginç bir iş modeli
yaratan, ama müşterileri ürünü kabul etmediği için yolda kalan çok örnek
bulabilirim.
Fikri Olan Değil Yapan Kazanır
Fikir, bir girişimde başarının belki de en çok
yarısını etkiliyor, diğer yarı takımın icra (yapabilme) becerisine
dayanıyor. Yatırımcıların, bir girişimde
baktıkları en önemli özellik bu nedenle “takım”, bunu hemen herkes biliyor bugünlerde. Çünkü, takım fikri hayata geçiren. İyi fikri daha iyi yapan, hatta kötü fikri
alıp iyi bir fikre dönüştüren, takım oluyor.
Ama, takımın özellikleri o kadar da anlaşılmış bir konu değil. Bence,
başarılı bir ürün yaratmak için (ve girişimci için başarılı ürün eşittir başarılı
girişim demek olduğundan) bu üç kişinin
her birinin girişimde beraberce yer alması gerekiyor. Yani 3 ayrı “şapka”yı giyen, 3 ayrı kişi gerekli... Başarı
için hiç biri tek başına yeterli değil, üçünün de takımda bulunması olmazsa
olmazım. Fakat, önemli bir müşteri ile birebir çalışıyorsanız, o zaman Müşteri Temsilcisine
gerek olmayabilir – müşteri zaten bu görevi üstleniyor takım için. (Lee’nin başarılı ürününde olduğu gibi...) Ama
birçok müşteri ile çalışıldığında, Müşteri Temsilcisi tüm müşterilerin ortak
payda isteklerini belirleyen, ve sizin şirketiniz içinde (müşterinin yerine)
takımda yer alıyor.
Takımınız Yeterli mi?
Hatta, bu işi bir adım öteye taşıyorum. Girişimcileri tartmak için bu üç kişiyi
yeterlilik açısından değerlendiriyorum, 1-5 arası. Daha çarpıcısı, girişimcilerden bu değerlendirmeyi
kendilerinin yapmalarını istediğimde oluyor.
Acı gerçekle yüzleşiyorlar aniden.
Girişimcilerin yapmaya kalkıştıkları işi
yapabilecek en yeterli iş yöneticisi (4-5), en yeterli mühendis (4-5), ve en yeterli
“müşteri temsilcisi” (4-5) bu takımda yer alıyor mu, almıyor mu? Eğer takımda 1-2 puanlık(lar) varsa, benim
için kırmızı bayrak kalkmış oluyor. Eğer
3 puanlık(lar) varsa, sarı bayrak...
Kalite yönetiminde yararlı kurallar vardır:
(a) Girdinin kalitesi kötüyse, çıktının
kalitesi iyi olamaz.
(b) Kaliteyi
düzeltmenin en etkin yolu, kalite sorunlarını kaynağında yok etmektir.
Bu kurallar, bize takımı 4-5 seviyesine
getirmeyi önermiyor, şart koşuyor.
Şapka Nasıl Seçilir
Takımın özelliklerini ve yapacağı işleri
anlatayım son olarak. İş Yöneticisi,
ürünün geçerli/tutarlı (viable) bir iş modeli olmasına dikkat eder, bu iş
modelini tasarlar. Ayrıca, olası/olan
rakiplere karşı nasıl bir strateji kullanarak kazanacağını tasarlar. İşin yürümesi için gereken planlamayı yapmak,
sorunları çözmek, işi etkileyen kararları vermek de yapacakları arasında ve
önemlidir. Mühendis, müşterinin
istediklerine en uygun çözümü yaratmak ve ürünü çoklanacak kalitede yapmak
işini üstlenir. Müşteri Temsilcisinin
işi belki de en önemlisidir takımın işlerinin içinde:
Müşterinin ne istediğini, kendisi filtrelemeden veya yorumlamadan,
olduğu gibi, doğru ve eksiksiz yakalamak.
Takım, “müşterinin ne istediğini” girdi olarak alır. Sonrasında takım olarak çalışarak, müşteri memnuniyeti
yaratacak bir ürün haline getir. Aynı zamanda da kendi işleri için ticari
başarıyı en iyileştirecek seçeneği yaratır.
Kullanıcı Odaklı Tasarım
Müşteri Temsilcisinin, 4-5 puan alması için
bence önemli şart, daha önceden müşteri için çalışmış olmasıdır. En az 2-3 sene... Müşterinin üründen memnun olması için neler
istediğini (müşteri deneyimini/user experience/UX) en iyi anlayacak ve
tartabilecek biri gereklidir bu iş için. Müşteriler kendileri gibi olanla daha
rahat konuşurlar. Kendi işlerindeki özellikleri ve kuralları, ve hatta
kendilerinin iş içinde kullandıkları lisanı bilen biri onlar için dertlerini en
iyi anlatacakları biridir. Çok az lafla çok daha etkin bilgi aktarımı olur
ortak lisanla konuşulunca. Müsteriler böyle birine, başkalarıyla paylaşmadıkları en önemli bilgilerini anlatırlar. Sizin en büyük rekabet farkını yaratmanızı sağlarlar. Steve Jobs'un dediği gibi teknoloji değil, kullanıcı deneyimi ile başlayıp başarılı bir ürüne varmak için Müşteri Temsilcisi (ve hatta beraber çalışacağınız ilk müşteriniz) olmadan yola değil, evinizden dışarı çıkmayın.
Düşerken Paraşüt Yapmak
Zaten, girişimcilikte öğrenmek için ne zaman,
ne de kaynak vardır. Silikon Vadisinde,
iş başlatmayı uçaktan paraşütsüz atlamaya benzetirler. Yere çakılmadan önce paraşütü yapıp
çalıştırmanız gerekir. Yani paranız
bitmeden, yolu bulmanız gerekir. Bu
nedenle 1-2 puanlıklarla değil, 4-5 puanlık bir takımla yola çıkmak
gerekir. Yapılacakları daha önce yapmış
olanlar, deneyimliler, en iyisidir.
Çünkü onlar, neyin yapılıp neyin yapılmayacağını bilirler. Yere çakılmak olasılık dahiliyse, eminim en iyi takımdan başkasını istemezsiniz
yola çıkarken.
Takımdaki 3 kişi, kendi aralarında ikişer ikişer örtüşürler, ve
hepsi de birbiriyle örtüşür (merkezdeki alan).
Örtüşme, ortak karara varmak için konuşmak ve al-ver yapmak
anlamındadır. Beraber çalışma
gerektirir. Takımdakiler, sorunlara ve
kararlara kendi “şapkalarını” giyerek bakarlar, ve birbirlerini
tamamlamalar. Mühendis, en iyi çözümü
seçtiğinde, İş Yöneticisi maliyeti düşünerek pazarlık başlatabilir. Veya, Müşteri Temsilcisi müşteri memnuniyeti
açısından bakarak, Mühendisin önerdiği çözümün kullanılması çok zor ve karmaşık
olduğunu, ve kabul edilmez olduğunu söyleyebilir. Takımdakilerin üçünün de kabul ettiği
çözümün, en uygun çözüm olacağını düşünmek yanlış olmaz.
Burada tarif ettiğim yaklaşımla çalışan bir
girişim, yatırım almakta da kolaylık yaşayacaktır. Takımın kalitesi (4-5 puanlıklar), ve bu
yetkin takımın müşteriyle çalışmasıyla tasarlanmış bir ürün güven verir,
yatırımcının gözünde riskleri düşürür.
Doğru Takım = Başarı
Haklısınız, 4-5 puanlık bir takım kurmak
zorlar... Ama unutmayın ki “Ümit etmek bir strateji değildir.” Önünüzdeki 2+ yılı ve çokça parayı yatıracağınız
girişiminizi başarıya ulaştırmak istiyorsanız, "yola doğru takım”la çıkmanız
hem başarıya ulaşmanızı kolaylaştıracak, hem de yolculuğu daha zevkli
yapacaktır.
Kalınız Sağlıcakla.
(c) Copyright 2013 Ziya Boyacigiller
(c) Copyright 2013 Ziya Boyacigiller
Yine güzel bir yazı daha.. Devamını bekliyorum, teşekkürler. :)
YanıtlaSilBilgi paylaşımı için çok teşekkürler,yeni yazılarınızı bekliyoruz.
YanıtlaSil